Kayıtlar

Bıraktım hayatı yakalamayı Zaman çarkları dönse ne dönmese ne? Adımlarım yavaşladı. Korkardım geri gitmeye Artık ne gerideyim ne ileride. Yenilmekteyim belki de Zamanın getirdiği ne, götürdüğüne?
Bitirdiklerim ağır geliyor. Kaçmayı beceremezken bu kadar mesafe kat etmem acı veriyor. Vedalardan bir buket elimde kayboluyorum.
Resim
Ruh İkizi Küçük bir merhaba  Ve ordasın karşımda. Şimdi ayrı olsak da Ruhlarımız yan yana. Gülüp eğlenmekten ziyade, Ağlardık birlikte mazide. Acı çekerken bile, Ruhlarımız hep, birlikte. İçinden çıkamadığımız çukurları, Çiçekli bahçelere çevirirdik. Papatyadan ruhlarımızı, Saplarından birbirine düğümlerdik. 
İhtimaller Parisi Görmediğim gülümsemen aklımda asılıyken  Papatya bahçelerinde yürüyoruz Mavi gökyüzü aklımdan silinirken  İhtimaller Parisi'nden uzaklaşıyoruz. Yaşanmamışlıklar dizisi içinden  Kopup gelen sessiz bir hıçkırık  İhtimaller Parisi yollarından Ulaşamıyor, bir kırık İhtimaller Perisi'ne.
Resim
İçinden gelmeyen halleri ve duyguları düşünürken yaşlandığını fark etti. Hatırladığı bu duygulardan, durumlardan çok uzaktaydı. Ruhunun yaşlılığı onu daha durgun, korkak ve hissiz yapıyordu. Hayatının ne zaman bir boşluğa dönüştüğünü saptayamadı. Uzun zamandır sadece nefes alıyordu, yaşamak neydi? Bu durumdan memnun muydu onu da bilmiyordu ya, daha iyisi nasıl olurdu? Belki de aşık olmalıydı, aşk neydi ki? Belki hayatına renk katacak bir geziye çıkmalıydı. Tek başınayken bir anlamı var mıydı diyar diyar gezmenin? İçinde; kuytu köşede bulunan küçük bir umut düşünmeye, koşmaya devam etmesini söylüyordu. Düşünceleri hep çıkmaz sokağa çıkarken durmadı, düşünmeye devam etti. Yolun hiç bitmeyeceğini bilmesine rağmen...
Resim
İlerlediği yolda çiçekleri tek tek soluyordu. Hissettiği bütün güzel hisler, biriktirdiği anılar ona o denli acı veriyordu ki, çiçeklerinin ayakta duracak gücü kalmamıştı. Ayak bastığı her yere zehrini boşaltıyordu, arkasından gelen güzel anılar bu zehre bulaşmamalıydı. Onlardan kaçarak onları korumalıydı. Durup etrafına bakmak, daha fazla ilerlemeyip ilerideki çiçekleri yaşatmak istiyordu. İnanmadığı tanrıdan bir mucize olmasını diledi. Çocukluğuna nasıl kendini affettireceğini bilmek istedi. Ruhuna ektiği dikenli duvarlar kendini korurken anılarına, geçmişine zarar veriyordu Ve inanmadığı tanrı ona bir mucize verdi. İlerlediği yolda karşısına çıkan mucize, ona çocukluğuna dikensiz bir çiçek hediye etmesini söyledi. Ruhunda dikenli çiçeklerden başka bir şey olmadığını fark ettiğinde mucize ise yalnızca gülümsedi ve  sustu. O an anladı ki bir gülümsemeyle ruhuna dikensiz bir çiçek ekilmişti. Rengarenk bir çiçek... O çiçeği korumak için elinden geleni yapacağından emindi .